X-Men: Dark Phoenix sen nasıl bir filmsin ya ?

Sıcağı sıcağına filmden çıkıp eve geldim ve zaten meraklı olan birçok insanın şimdiye kadar izlediği X-Men: Dark Phoenix ile ilgili birkaç şey yazmak istiyorum. Öncelikle izlediğim en garip X-Men filmi olabilir kendisi. Kafam baya bir karışık çünkü. Bu yazıda bol bol spoiler var. Eğer filmi izlemediyseniz yazının devamını okumanızı önermiyorum.

Öncelikle filmi izledikten sonra yaptığım ilk şey filmlerin kronolojik sıralamasını araştırmak oldu. Karakterlerin hem yaşlı hallerini, hem de genç hallerini ele alan filmler çektikleri için, olayın ne zaman geçtiğini anlamaya çalıştım.Bu sayfadan anladığım kadarıyla film 2000 yapımı ilk X-Men filminden önce geçiyor ve 1992 yılını konu alıyor.

Game of Thrones dizisiyle dikkatleri çeken ve şu sıralar çok popüler olan Sophie Turner ablamız da X-Men evreni için çok önemli bir yeri olan Jean Grey / Phoenix karekterini canlandırıyor. Filmin başrol oyuncusu kendisi ve olaylar onun etrafında şekilleniyor. Şaşırdık mı ? Tabiki hayır. Jennifer Lawrence ablamız zamanında The Hunger Games serisiyle büyük başarı yakaladıktan sonra X-Men: Days of Future Past filminin başrol oyuncusu olmuştu ve bütün senaryo onun etrafında dönmüştü. Aslında ikisinin ortak bir özellikleri daha var. İkisi de rol aldıkları ikinci X-Men filminin başrol oyuncuları olmayı başardılar. Senaryo onların etrafında döndü.

Bu kadar geyik yeter. Spoiler vermeye başlıyorum artık.


Hani Sophie Turner ve Jennifer Lawrence ablamızın ortak kaderinden bahsediyordum ya, aslında bir ortak kaderleri daha var. Jean Grey ve Raven bu filmde ölüyorlar. Evet ölüyorlar. Hani artık alternatif evren mi, yoksa gerçekten ölmediler muhabbeti mi var bilmiyorum ama Raven için düzenlenen cenaze sahnesini ve Jean Grey'in gökyüzünde patlamasını gördük. Zaman çizelgesi mi değişti ?, Bu olaylar hiç yaşanmadı mı ?, Bu film niye çekildi ? gibi sorular filmi izlerken kafamda dolaşıp durdu. "Jean Grey ve Raven (Mystique) karekterlerini bir sonraki film olan (aslında ilk) X-Men'e nasıl bağladılar ?" sorusuna bir yanıt bulabilmiş değilim. Ayrıca yine yanlış hatırlamıyorsam Jean Grey, -- bu sefer Famse Janssen'in canlandırdığı-- X-Men: The Last Stand filminde kontrolden çıkmış, her yeri yakıp yıkmış ve ekibi kurtarmak için kendini feda etmişti. Helikopter düşme sahnesi vardı, Logan abimiz ağlıyordu 😕. O film de aman aman bir film değildi. Benzer bir konuyu işlemeye gerek var mıydı ?

Bu arada aklıma gelmişken filmin fragmanını şuraya sıkıştırayım.



Elinizde Quicksilver diye bir karekter var. Baya baya sağlam bir karekter. Hatta X-Men: Apocalypse filminde aşağıdan da izleyebileceğiniz çok güzel bir sahnesi vardı kendisinin. Kullansanıza kardeşim bu karekteri. Ama yok bir iki koştu filmde o kadar. 😒😒😒



Filmi genel olarak beğenmedim 👎. Filmin tek hatırlanacak özelliği, X-Men serisinde Logan'ın (Hugh Jackman) olmadığı tek film olması. Gerçi Hugh Jackman abimizin de ne ekmeğini yediler be. Bundan sonra Logan rolünde oynayacak adamın işi çok zor. Logan rolü tam bir ateşten gömlek. Bakalım kimi oynatacaklar. 

Neyse bu filmi de Sinemia yüzünden son günlerinde Türkçe dublajlı bir şekilde izlemiş olduk. Sinemia olayı da apayrı bir mevzu. Yarın kendisini tekrar deneyeceğim. Ardından Sinemia ile ilgili bir yazı yazmayı planlıyorum.

IMDB - X-Men: Dark PhoenIx

Yorumlar

  1. Filmi heyecanla bekleyenlerdendim ve yapılan yorumları okudukça sinemaya gidip izleme isteğim söndü. Araya uzun bir zaman katarak beklentimi unutmak ve öyle izlemek istiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu X-Men olunca benim de beklentilerim yüksek oluyor. Sıfır beklenti ile gidip izlenebilecek bir film. Marvel filmleri arasında kıyaslama yapılınca biraz sönük kaldığı bir gerçek. Seviyorsan git konuş bence gibi olacak ama merak ediyorsan git izle bence. Beklentilerin düşük olsun ama....

      Sil
Lütfen bizimle fikrinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Yorumlarınız bizim için önemli.