800 Km ve Ötesine

     

Mavişehir Bisiklet Yolundan İzmir manzarası

    Haziran ayında yavaş yavaş normalleşme sürecine girildi ve evden çalışma dönemim sona erdi. İşe gidip gelmek için önümde pek fazla seçenek yoktu. Toplu taşıma araçlarını kullanmak istemiyordum. Hergün arabayla gidip gelmem de pek olası değildi. Bu yüzden geçen yazımdan da anımsayacağınız üzere kendime bir bisiklet aldım.

    Aslında bu yazıyı 100 Km sonra yazmayı düşünüyordum ama 250, 500, 750 derken ben yazıyı yazana kadar 800 + Km yol yapmışım. Hafta içi evden işe, işten eve gelirken gözlemlediğim şeyleri sizinle paylaşmak istedim. Öncelikle ev ile iş yerim arasında yaklaşık 10 Km'lik yolun 8 Km'si bisiklet yolundan oluşuyor. Geri kalan 2 Km'lik yol da araba yolu, tramvay yolu ve yaya yolunu kullanıyorum. Maalesef henüz Çiğli tramvay projesi hayata geçmedi. Tramvay projesi başladığı zaman bir köprü yapılacak ve bu köprüye tramvay, yaya ve bisiklet yolu yapılacak. En azından paylaşılan plan o şekilde.

 


    İzmir'de bisiklet sürmek için yaya yollarını kullanmak daha güvenli. Nedense insanlar bisiklet yolundan yürümeyi çok seviyorlar. Hatta bazılarının yürüdükleri yolun bisiklet yolu olduğuna ilişkin en ufak fikirleri yok. Ortalama 20 Km hızla üzerlerine doğru gelip zil çaldığım zaman yüzüme sersem sersem bakan birçok insan gördüm. "Senin burada ne işin var ?" der gibi yüzüme bakıyorlar. El ele tutuşup yan yana yürüyen çiftler yine bir derece ama sürü halinde dolaşan aileler ve arkadaş grupları ciddi sıkıntı. İnsanlara tek tek laf anlatmaktansa boş olan yaya yolundan gitmek daha mantıklı olabiliyor.

    Hayvanlar da zaman zaman tehlike yaratabiliyor tabi ki. Top 3 sıralamamda sahiplerinin ortaya saldığı minik köpekler, güvercinler ve martılar yer alıyor. Bir sabah işe giderken Alaybey parkı civarında bir teyzenin kontrolünde olması gereken köpek üzerime doğru hamle yaptı. Ben de köpeği ezmemek adına frene basıp tramvay yoluna doğru direksiyonu kırdım. Ön tekerlek tramvay yolunun üzerindeki çim alana girdi ve ardından teyze "Kızım ne yapıyorsun bak abinin ön tekerleği çamur oldu" dedi. Bu olaydan sonra teyzelere -- özellikle de köpek gezdirenlere -- kati suretle uzak durmak gerektiğini anladım. Karşıyaka iskele etrafındaki güvercinleri besledikleri için, İskele ile tramvay durağı arasındaki alanda her zaman güvercin sürüsü oluyor. Bu güvercinler dünyadan bezdikleri için, genellikle uçmak gibi bir dertleri olmuyor. Sağları solları belli olmayan bu hayvanlardan kesinlikle uzak durulması gerekiyor. Listemizin üç numarasında bulunan martıların aslında korkutucu olmalarından başka (Hep bu Alfred Hitchcock'un kuşlar filmi yüzünden) bir numaraları yok. Uçan tavuklar beni gördükleri zaten bağırarak mekanı terk ediyorlar.    

 
Çok net çekememiş olsam da yolun ortasındaki küçük yengeç martılardan kaçıyor

    Belediyenin iyi yaptığı işlerden bir tanesi bisiklet yollarını arttırması ve bu bisiklet yollarını yol temizleme araçları ile (ufak olanlarıyla) temizlemesi. Yolların temizlenmesi önemli çünkü hala daha cam şişe kırıp eğlenen insanlar var. Özellikle bisiklet ve araba yolunda cam şişe kıran insanlar size iki kat fazla küfür ediyorum haberiniz olsun. Cam şişe kırmak nasıl bir sığırlıktır, hakaret yemekten zevk mi duyuyorsunuz bilmiyorum ama yapmayın. Çöplerinizi sağda solda bırakmayın, yollarda cam şişe kırmayın.

    İzmir Belediyesini bisiklet yolları konusunda eleştireceğim birkaç nokta var. Birincisi Karşıyaka iskele ve Karşıyaka belediyesinin simgesi olan Kadın hakları anıtı arasındaki yolu yeni yaptırdınız. Bir yol bu kadar baştan savma ve bozuk yapılamazdı. Mavişehirdeki bisiklet yolu rezalet halde. Deniz taşıyor ve bisiklet yoluna deniz suyu doluyor. O yola ve deniz taşması olayına bir çözüm bulunamaması (Mavişehir olduğu için) bana garip geliyor. En fazla oy aldığınız ve lüks evlerin olduğu yer, en problemli yerlerin başında geliyor. Bataklık alan doldurularak inşa edildiği için aslında yolların ıslah edilmesi zor anlıyorum ama bir çözüm bulunması gerekiyor. Her sabah o alanda (bisiklet yolunda) insanlar koşuyor ve birçok bisikletli o yolu kullanıyor. Deniz suyunun bisikletler için zararlı olduğunu göz önüne alırsak oradaki bisiklet yolunun bu sorunlar yüzünden hiçbir anlamı yok. 

 

    Yollardan ve karşılaştığım bazı olaylardan bahsettiğime göre yazının bu son bölümünde de bisiklet incelemesine geçebilirim. Carraro 227 modeli ile 2 ayda yaklaşık 800 km yol yaptım. Bisikleti almayı düşünenler varsa tavsiye ederim. Ön tarafında bulunan amortisör kaldırımlarda çok işe yarıyor. İnip çıkarken darbeyi emdiği için daha rahat bir kullanım imkanı sağlıyor. Birkaç kilometre yol yaptıktan sonra bisiklet açılmaya başladı ve  yollarda daha akıcı bir şekilde gitmeye başladı. Vites konusunda sıkıntı çektim. ön tarafta 3 vites ve arka tarafta 9 vites yer alıyor. Vitesi 2x8'e aldığım zaman arada bir kararsız kalıp zincir kaydırıyordu. Bu sorunu zinciri değiştirerek çözdüm. Onun haricinde çok büyük bir sıkıntı yaşadığımı söyleyemem. 

    Aslında aklımdaki seçeneklerden bir tanesi katlanabilir bisiklet almaktı. Çok uzun zaman önce katlanabilir bisiklet almak istiyordum ama gerek arkadaşlarımın yaşadıkları deneyimler, gerekse yolda gördüğüm katlanabilir bisikletlilerin çektiği acı bu fikirden beni vazgeçirdi. Evet çok pratik, evde yer kaplamıyor, bisikleti katlayıp asansörle eve çıkarabiliyorsunuz ama 10 km ve üzerinde yol yapmak tam bir işkence oluyor. Elektrikli olmadıkları sürece katlanabilir bisikletler uzun yollar için pek uygun değil gibi.

    Tabii ki özellikle düzgün yollarda yol bisikletleri sağımdan solumdan arı gibi geçiyorlar. Köprüye çıkarken veya enerjim bittiği zaman acaba elektrikli bisikletler daha mı iyi olurdu diye kendime soruyorum. Bir yandan spor yapmak için bisiklet aldığım için sus Serdar yola devam et diye kendimi avutuyorum. Gravel denilen bisikletlerde gözüm kaldı. Özellikle elektrikli modellerinde...

Yazıya başlık ararken aklıma ilk gelen Buzz'ın sözleri oldu

    Zincir sorunum için birkaç kez bisikleti aldığım yere uğradım. Bisikletlere bu ara çok büyük ilgi var. Piyasada birçok model bulunamıyor. Ben Carraro 227 aldıktan sonra benim aldığım bisikletin stokları tükendi. Pandemi döneminde insanlar bisiklet, scooter gibi araçlara yöneldiler. Korona hayatımızı değiştirdi. Mesela ben işe bisikletle gidip gelmeye başladım. İnsanlar yeşil alanların üzerinde dip dibe maskesiz oturmasalar belki hayat daha güzel olabilir. Korona bitmedi, tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor... 

Yorumlar

  1. Tekerine daş değmesin, rüzgarın da hep arkandan essin.
    Km'ler artıyor, arttıkça keyif ve kondüsyon da artıyordur eminim. Yakında yokuş çıkmak eskisi gibi yormayacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Eser 😄 . Rüzgar genellikle sabahları arkamdan, akşamları önümden esiyor 🙄 Bisiklet sürmek her zaman büyük bir keyif. Bisiklet yolundaki insanlarla kavga etmediğim zamanlarda özellikle. Kondüsyon artıyor sanırım ama daha uzun yol yapma fırsatım olamadı. Hep 10 km civarında kaldım. Bakalım ilerleyen zamanlarda neler olacak 😊

      Sil
Lütfen bizimle fikrinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Yorumlarınız bizim için önemli.